TR EN

Dil Seçin

Ara

AYDINLIK MİNARELER

Minarelere mahya yapılması âdeti ilk defa Sultan I. Ahmed (1603-1617) zamanında başladı. Sultan III. Ahmed ise, çift minareli bütün camilerde mahya yapılması için ferman verdi. O zamanlar Eyüp Sultan Cami’nin minareleri mahya asmaya uygun olmadığı için, bu camiye mahya asılmasına uygun iki yeni minare yaptırıldı. Mahya yapımı zamanla daha bir renklenip geliştirilmişti. Mahya ile Ramazan ayını ve kandilleri karşılayan cümleler yazıldığı gibi, hareketli mahya yöntemiyle, iki minare arasında gidip gelen araba, kayık ya da balık resmedilip oynatılırdı.

Elektrik kullanımı yaygınlaştıktan sonra mahya âdeti unutuldu. Fakat o zamanlardan hatıra olarak şerefelerin kandil geceleri aydınlatılması kaldı.

 

***

 

ALTINBOYNUZ

Haliç, “Altınboynuz” diye anılır. Çünkü çok eskilerde Haliç’te balık kaynadığı, âdeta elle bile tutulacak kadar çok olduğu için burası “altın” gibi faydalı ve değerliymiş. Ayrıca şekli boynuza benzediği için de “altın” ve “boynuz” kelimeleri birleştirilip buraya “Altınboynuz” denmiş.

 

***

 

TOPU BULANA ÖDÜL

1868’de bir Amerikan firması, fildişinden bilardo topu yapıyordu. Ancak, fildişi sıkıntısı çekince, onun yerine kullanılabilecek bir ürün için on bin dolar ödül koydu. J. Wesley Hyatt, getirdiği ürünü ile bu ödülü kazanmıştı. Daha sonra 1872 yılında ‘selüloid’ adını verdiği bu ürünün patentini de aldı.

Aslında Hyatt hazıra konmuştu. Çünkü, Alexander Parkes adında bir İngiliz profesör, 1850’de nitroselüloz ile kafuru karıştırıp, saydam, esnek, dayanıklı bir madde bulmuştu. Keşfettiği şey zamanla daha da geliştirilen plastik maddesinden başkası değildi. Fakat ‘parkesin’ adını verdiği bu madde o zamanlar piyasada ilgi görmeyince, bu ürünün tüm patent haklarını J. Wesley Hyatt’a satmıştı. J. Wesley Hyatt da böylece çok büyük kazanç sağlamıştı.

 

***

 

YEMEK BIÇAĞI

Avrupa Ortaçağında, üst sınıf yemeklerinde et sofraya bütün olarak getiriliyordu. Geleneğe göre herkes bıçağını yanında taşır ve yemek dahil her işinde kullanırdı. Fakat bu âdeti XIII. Louis’nin başbakanı Kardinal Richelieu değiştirdi. Çünkü verdiği bir yemekten sonra misafirler bıçaklarını çıkarıp dişlerini temizlemeye başlamışlardı. Bunu gören Richelieu, böyle yapmayı yasakladı ve evindeki bıçakların uçlarını da yuvarlatmıştı. İşte bundan sonra sofra bıçağı ayrıca kullanılmaya başladı.

 

***

 

OKUMA AŞKI

İbni Cerir, kitap okumayı o kadar severmiş ki, yatmadan önce bile en az kırk sayfa kitap okumadan uyuyamazmış.

 

***

 

SAKSONYA MALI

İçine çiçeklerimizi diktiğimiz saksılar, bir zamanlar Avrupa’dan getirilmişti. Bunlardan en beğenilenleri Saksonya ürünleri olduğu için, Saksonya’ya ait anlamında ‘saksı’ kelimesi kullanılmaya başlandı. Ve zamanla çiçek dikilen bütün kaplara saksı denildi.