TR EN

Dil Seçin

Ara

ELMAS NASIL ÇALINDI?

Dünyanın önemli elmas madenlerinden birisi de Kafkasya’dadır. Burada çıkarılan taşların kaçırılmaması için çok sıkı bir kontrol yapılırdı. 1875 yılında bu madende çalışan bir işçi, çok değerli, iri bir elmas bulmuştu. Bunu kaçıracaktı fakat müfettişler sinek uçurmuyorlardı. İmkânsızlık karşısında eline usturasını aldı, tuvalette gizlice boyun kısmında uygun bir yerde derisini yardı. Buraya bulduğu taşı yerleştirdi. Yara yavaş yavaş kapandı. Elmas da derinin içinde kaldı. İşçi bir müddet sonra izin alarak Amsterdam’a gitti. Ufak bir ameliyatla taşı çıkartarak, 102 bin altın liraya sattı. Bu zorlu kaçışın sonunda böylece zengin olmuştu. Bu taş daha sonra, sahip değiştire değiştire Rusya İmparatoruna geldi ve imparatorluk hazinesinin en kıymetli taşı oldu.

 

 

SIRASI GELEN GİDER!

“Bütün medeniyetler gibi biz de gidiyoruz.”

Toynbee 26 medeniyet sayar Hz. Âdem’den beri. Bunlardan üç dört tane kaldı. Tarih tasrih ediyor. “Ba’sü ba’del mevt” olur mu; kıyametten sonra. Bütün medeniyet tarihçileri “medeniyetler ölür” diyor.

— Cemil Meriç

 

 

ASKER FİLLER

Tarihte birçok büyük ordu gibi, Osmanlı Ordusu da savaşlarda fil kullanmıştı. Savaş kızıştığında, askeri heyecana getirmek için kös denen büyük davullar, güm güm çalınırdı. Osmanlı ordusundaki filler, aslan postundan yapılmış muazzam ‘Hakanî kös’leri taşırlar ve kösün yerleri titreten sesiyle beraber, heybetle yürürlerdi.

Sadrazam Lütfi Paşa, 1520 yılında, Kanunî’nin Macaristan’a yaptığı seferi yazarken, iki filin süslenerek beraber götürüldüğünü de kaydeder.

 

 

YENİCAMİ

Galata köprüsünün başını süsleyen Yenicami Külliyesi, Osmanlı mimarisinin bir şaheseridir. Yerinin hazırlanması, inşaata başlanması ve ibadete açılması tam 67 uzun yıl sürmüştür.

 

 

BİZANSLI ESİRLER

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden hemen sonra, hummalı bir tamir ve yeni yapıların inşa edilmesi faaliyeti başlattı. Bu işlerde, Bizanslı esirler de çalıştırılmıştı. Bunlara o zamana göre yüksek bir fiyat olan, altı akçeden başlayan gündelikler veriliyordu. Bunun amacı da, esirlerin kazandıkları para ile hürriyetlerine kavuşabilmeleri idi.

 

 

“Tarih bilmeyen diplomat pusuladan anlamayan kaptana benzer.

Her ikisinde de karaya oturmak tehlikesi vardır.”

— Ahmet Cevdet Paşa